UNESCO tarafından 2023 yılının “Aşık Veysel Yılı” ilan edilmesinin ardından yazılması hasebiyle hayli ilgi gören Şule Köklü’nün Sır Nihan Oldu kitabı için biyografik roman adlandırmasından ziyade benim gibi belgesel roman demeyi tercih edenler de çıkacaktır. Çünkü kitapta Aşık Veysel’in hayatına dair onu tanıyanlar, var oluşunun şahitliğini yapanlar vasıtasıyla epey bilgi aktarımı yapılıyor. Sır Nihan Oldu’nun asıl can alıcı ve hatta zekice diye kabul edilebilecek tarafı ise romanın başkarakteri Atmaca’nın esasında Türk edebiyatının usta kalemlerinden Sabahattin Ali’nin “Değirmen” hikayesindeki başkarakter olmasıdır.
Şule Köklü, Sır Nihan Oldu romanında metinlerarasılıktan faydalanarak; 1894-1973 arasında yaşayan ve halk edebiyatının güçlü seslerinden biri kabul edilen Aşık Veysel ile 1935’te yayımlanan bir hikayenin kurgu karakteri olan Atmaca’yı bir araya getirir; biri gerçek diğeri kurgu olan iki karakteri iç içe geçirir. Ancak yazarın merhametli yüreği, Sabahattin Ali’nin “Değirmen” hikayesindeki Atmaca’ya kıyamaz ve hikayenin sonunu yeniden kurgular. Atmaca’nın sevdiği kız kayıplara karışır, onun izini sürerken yolu Aşık Veysel’in köyüne düşer. Bir yandan sevdiği kızı bulmaya çalışır, bir taraftan da Aşık Veysel’i onu tanıyanlardan dinler. Böylece yazar, biri gerçekten yaşamış, diğeri bir kitabın içinde yaşamaya devam eden kurgu karakter arasında bir ortaklık kurar.
Kitabın asıl öznesi Atmaca lakaplı delikanlı üzerinden romana dahil olan Aşık Veysel, Atmaca’nın hayatına dolanık örülmüş kurguda, gizli özne konumunda. Romanda Aşık Veysel, Atmaca’ya, yaşadığı yıllarda varlığına şahitlik yapmış olan Mahmut Çavuş, İpek Bibi, Dudu Kadın gibi pek çok kişi tarafından anlatılır. Hatta köyün meczubu Tayyar da Aşık’ın gönüllerde taht kuran şiirlerini dinleterek, klarnetinin sesiyle herkesi mest eden Atmaca’nın, Aşık Veysel ile bütünleşmesini sağlar. Aşık Veysel’in bu anlatılarla şimdiki zamana taşınması sırasında yazar, hakkında çok şey bilinen, hatta efsanelere dahi taşınan bu bilgilere eşlik eden ayrıntıları okura aktarırken farklı yorumlamalarla okurun bakış açısını geliştirir. Mesela Aşık Veysel’in ilk eşi Esma’nın onu bırakıp gitmesine yeni bir yorum getirir.
Ayrıca yazar, Aşık Veysel’in yaşadığı ortamı içselleştirmesi adına köye dair pek çok bilgiye romanda yer verirken, şehrin rehavetine kapılarak köyü küçümsemeye kalkanları da yan karakterler aracılığıyla eleştirir. Eserdeki betimlemelerle okurun gözünde bilge bir tabiat anaya dönüşen yazarın dilinden, yer yer sayfalara serpiştiren aforizmalar, hem Aşık Veysel’in hayatı anlamlandırışı hem de Atmaca’nın aşka yüklediği derinlik romana çok yakışmış. Aşık Veysel’in zamanını aşan güçlü eserler yaratmasına vesile olan Salman Baba’ya, Molla Hüseyin’e, Çamşıhılı Ali’ye, Aşık Veysel’in dünyaya açılmasını sağlayan Ahmet Kutsi Tecer’e, Fikret Kızılok’a, Bedri Rahmi Eyüpoğlu’na ve daha nicelerine yazarın vefasının da altını çizmek gerekir.
Velhasıl Şule Köklü, Sır Nihan Oldu romanıyla Aşık Veysel’e dair okurda yeni bir bakış açısı oluşmasını sağlarken sayfalara serpiştirilen Aşık’ın şiirleriyle de bizi kitabın içinde coşkun, selli bir yolculuğa çıkarıyor. Yolculuğun sonunda Atmaca’yı olduğu kadar biz okurları da bir sürpriz bekliyor.